...her zaman anıların ve içe yönelmenin korkusu
içindeyiz. Bize böylesine dil uzatan şey, bizi uyutmayan bu sivrisinek nedir?
Etrafımızda hayaletlere benzeyen şeyler dolanıyor, hayatın her anı bize bir şey
anlatmak istiyor, ama biz bu hayalet sesi duymak istemiyoruz. Sessiz ve tek
başımıza olduğumuz zamanlarda, bir şeyin kulağımıza fısıldanacağından
korkuyoruz ve işte bu yüzden sessizliği aşağılayarak kendimizi sosyalleşme ile
zehirliyoruz.
Zaman zaman derinden içine gömüldüğümüz bataklığı
görecek kadar başımızı kaldırmayı başarabiliyor olmamız aslında hiç de
küçümsenmeyecek bir başarıdır. Ama bunu yapmayı bile -bu yüzeye çıkışı ve bir
anlık uyanışı- kendi gücümüzle beceremiyoruz. Kaldırılmamız gerekiyor, iyi de
bizi kaldıranlar kimlerdir?
Onlar gerçek insanlar, o artık hayvan-olmayanlar,
filozoflar ve sanatçılardır.