18 Kasım 2013

louis ferdinand celine

Sözcüklerden asla yeterince sakınmayız. Öyle zararsız gibi durur sözcükler. Tehlikeli bir halleri falan yoktur elbette. Hava cıva, ağızdan çıkan bir takım sesler, etliye sütlüye karışmayan, kulaktan girip beynin o kocaman gevşek gri dokusunun müthiş sıkıntısı tarafından kolayca emilebilen. Onlardan sakınmayız, sözcüklerden. Felaketler de öyle gelir zaten... Öyle sözcükler vardır ki, diğerlerin arasına gizlenmiş taşa benzerler. Onlara öyle özel bir aşinalığınız da yoktur, oysa bir an da sahip olduğunuz hayatı, hem de tümünü birden, allak bullak ederler, hem zayıf yönlerini, hem de güçlü yönlerini... İşte o zaman paniğe kapılırsınız... Çığ düşmüştür tepenize. Duyguların üzerinde sallanırsınız, öylesine idam sehpasında gibi. Bir kargaşadır bu, gelip geçmiştir, dayanamayacağınız kadar güçlü, o kadar şiddetlidir ki bu, sırf duygulardan yola çıkarak böyle bir şeyin olabileceğine asla inanmazdınız...