21 Aralık 2013

samuel beckett

şu uğursuz zaman hikayelerinizle bana yeteri kadar işkence yapmadınız mı? anlamsız bir şey bu! ne zaman! ne zaman! günün birinde! yetmez mi işte! başka günlerden farksız bir gün dilsiz oldu, günün birinde de ben kör oldum. günün birinde sağır olacağız. günün birinde doğduk, günün birinde öleceğiz. aynı gün, aynı an, size yetmiyor mu bu kadarını bilmek? bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bizi, güneş bir an parıldar, sonra yeniden gecedir.