fakat allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle
budalaca bir özleme kapılıyor. bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. tıpkı
oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. fakat benim de sevmeğe
hakkım yok mu albayım? yok. peki albayım. ben de susarım o zaman. gecekondumda
oturur, anlaşılmayı beklerim. fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup
anlayacaklar? sorarım size: nasıl? kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? ben
ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl
karşılanacağını seyretmek istiyorum. tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan;
bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. küçük oyunlar istemiyorum albayım.
''canım, bugün üzgün görünüyorsun.'' demek istemiyorum. ''istemiyorsan
buluşmayalım.''dedi geçen gün. buyrun bakalım. ben de çekilmez huysuzluklar
etmiştim; bu sonuca katlanmalıydım. ben ne yaptım? neyse, geçelim albayım.
fakat beni anlıyor. bütün geçmişimi anlattım ona, hep haklı çıktım. işte; böyle
anlarda çileden çıkıyorum albayım: kendimi unutup zafer sarhoşluğuna
kapılıyorum. oysa bütün bu ilişki bir can sıkıntısı yüzünden başlamıştı.
Oğuz Atay/Tehlikeli Oyunlar
Oğuz Atay/Tehlikeli Oyunlar